Bu sene 21 Haziran Pazar günü kutlanacak olan Babalar Gününün tarihçesine bakacak olursak: "Bir Amerikan İç Savaşı gazisinin kızı olan Sonora Smart Dodd, Anneler Günü gibi babaların da bir günü olması gerektiğini düşünmekteydi. Dodd'un babası annelerinin yokluğunda altı çocuğunu tek başına büyütmüştü. Babasının doğum günü olan 5 Haziran'ın Babalar Günü ilan edilmesi için çalışmalara başlamış ama bu çalışmalar o tarihe yetişemeyerek kutlamalar haziran ayının üçüncü pazar gününe ertelenmiştir. Babalar Günü ilk kez 19 Haziran 1910'da Washington'un Spokane şehrinde kutlanmıştır. 1924 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Calvin Coolidge kutlamaları desteklemiş; ama resmi olarak Babalar Günü ilan etmemiştir. 1966 yılında ise o dönemin başkanı Lyndon Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü pazarının Babalar Günü olarak kutlanacağını açıklayan bir bildiri yayımlamıştır. 1972 yılındaysa başkan Richard Nixon'ın imzasıyla Babalar Günü yasal olarak ABD'de resmi t...
Bağlantıyı al
Facebook
X
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
SOMA ve Kömür Üzerine ("16 ton" şarkısı ve belgeseli)
Bağlantıyı al
Facebook
X
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
13 Mayıs 2014 günü Soma'da yaşanan patlama ve yangın sonucunda, resmi rakamlara göre 301, resmi olmayan rakamlara göre ise neredeyse bunun 2 misli işçi hayatını kaybetti. En az bu kadar ocak karardı, kadınlar eşsiz, kardeşsiz, çocuklar babasız, analar, babalar ise evlatsız kaldı.
Hükümet ve devlet yetkilileri, baştan beri hem kendilerini, hem de firmayı Ak'lama yönünde demeçler verdi. Bunu da, daha 20 gün önce CHP tarafından meclise sunulan Soma'daki maden kazaları ile ilgili soru önergesini reddetmesine rağmen yaptı. Aksini iddia edenlere, "Suçlular cezalandırılsın" diyenlere ise bağırdı, çağırdı, "ahlaksızlar" dedi, yetmedi yumrukladı, tekmeledi, gaz sıktı, Toma'larla su sıktı, tutukladı. Hem de kazanın sorumlusu firmadan 1 tek kişi dahi gözaltına alınmamışken.
Bu olay hakkında çok şey konuşuldu, çok şey yazıldı, çizildi. Ben de buraya sayfalarca yorum yazabilirdim. Ancak onun yerine gözüme çarpan bir belgeseli ve belgesele konu olan 16 ton şarkısını paylaşmak istiyorum.
Şarkı, babası da madenci olan Kentucky'li Merle Travis tarafından yazılmış. Kömür sektörü ve çalışanları hakkında çok şey söylüyor.
Ümit Kıvanç tarafından hazırlanan, hem kapitalizm tarihi hem de kömür işçilerinin bunun içindeki yeri ve önemi konulu "16 ton" adlı belgeselinin videosu; http://vimeo.com/38089124
Bu da belgesele temel teşkil eden şarkının sözlerinin Türkçe tercümesi:
Onaltı Ton
Bazı insanlar der ki; insan çamurdan yapılmıştır Yoksul insan, kas ve kandan yapılmıştır Kas ve kan ve deri ve kemikler Zayıf bir zihin ve kuvvetli bir sırt
Onaltı ton yüklersin, eline ne geçer Daha da yaşlanıp daha da borca batarsın Aziz Peter beni çağırma çünki gidemem Ruhum şirkete zimmetli
Güneşin ışıldamadığı bir sabah doğdum Küreğimi alıp madene doğru yürüdüm 9 numara kömürden onaltı ton yükledim Ve patron da dedi ki "vay be"
Onaltı ton yüklersin, eline ne geçer Daha da yaşlanıp daha da borca batarsın Aziz Peter beni çağırma çünki gidemem Ruhum şirkete zimmetli
Bir sabah doğmuştum, hafif yağmur yağıyordu Dövüşmek ve bela benim göbek adımdır Bambu çalılığında bir anne aslan tarafından yetiştirildim Hiç bir cırtlak sesli kadın beni hizaya sokamaz
Onaltı ton yüklersin, eline ne geçer Daha da yaşlanıp daha da borca batarsın Aziz Peter beni çağırma çünki gidemem Ruhum şirkete zimmetli
Eğer beni karşıdan gelirken görürsen kenara çekil Bir çok adam çekilmedi, bir çok adam öldü Bir yumruğum demirden, öbürü çelikten Eğer sağdaki halledemezse Soldaki halleder
Onaltı ton yüklersin, eline ne geçer Daha da yaşlanıp daha da borca batarsın Aziz Peter beni çağırma çünki gidemem Ruhum şirkete zimmetli
İlave: Bahsettiğim belgeselin yaratıcısı Ümit KIVANÇ'ın çocukluğumuzun TV yüzü, spikeri, sunucusu Halit KIVANÇ'ın oğlu olduğunu yazıdan 5 sene sona öğrendim ya da farkına vardım. Kendime de YUH! diyorum, başka da bir şey demiyorum. Her ikisine de selamlar ve saygılar...
HTML 5, HyperText Markup Language denilen, web uygulama geliştirme ortamının son sürümü. Daha önce Flash ile elde edilen bir çok görsel etkiyi, herhangi bir plug-in yüklemeden, sadece HTML 5 ile yapmak mümkün. Bu da, platformdan bağımsız olarak, tüm mobil cihazlar ( iPhone , iPad , Android ve diğer tabletler, hatta Smart TV özelliği ve internet tarayıcısı olan LCD ve LED TV 'ler) için uygulama geliştirebilmenizi sağlıyor. Scirra Construct 2 ile, neredeyse hiç kod yazmadan bunu yapabilmeniz mümkün. Üstelik ücretsiz sürümü de bulunan bu oyun motoru ile "Touch" yani dokunma özelliği ve "Physics" yani oyuna yerçekimi, sürtünme vs. fizik kurallarını ekleme özelliği de dahil olmak üzere sürükle/bırak tekniği ile oyun yapmak, gerçekten çocuk oyuncağı (tabii ki, programı ve öğreticileri anlayabilmek için biraz İngilizce şart). Yaptığınız oyunları, program sitesinin "Arcade" kısmına yollayarak, gerek site üyelerinin, gerekse ziyaretçilerin, o...
Image via Wikipedia Daha önceki yazılarımdan hatırlayacağanız üzere, Pardus , Tübitak tarafından geliştirilen bir Linux Dağıtımı. Tübitak 'ta son dönemde yaşanan kadro değişiklikleri ve istifalar ile Pardus projesinin bir yol ayrımına geldiği görülüyor. Hatta, ondan tamamıyla umudunu kesip başka dağıtımların ya da çatallanmaların peşine düşenler de yok değil. Peki Pardus'ta neler oluyor? Öncelikle topluluk portalı Özgürlük İçin sitesinden bir alıntı yapalım; Pardus geliştiricilerinden Semen Cirit'in Geliştirici listesine gönderdiği ileti şöyle ; "Merhaba, İlk kararlı sürümünü 21 Ocak 2011'de çıkaran, daha sonra 2011.1 ve 2011.2 ile yoluna devam eden 2011 sürümü ailesi sona eriyor. Bu tarihten sonra Pardus 2011 için herhangi bir yazılım güncellemesi yapılmayacak. Bu sürümü kullanan ve emeği geçen herkese çok teşekkürler," Bu, aslında başlangıç değil, bunun öncesinde yaşananlar var: Öncelikle Tübitak'ta bazı kadro değişiklikleri yaşa...
Google yavaş ama emin adımlarla, tüm hayatımıza iyice girmeye başladı. Hatta girdi de denilebilir. Önce sadece bir arama motoru ydu. Sonra, o kadar çok kullanmaya başladık ki; yabancılarda "google" kelimesi bir fiil olarak sözlüklere girdi ve Google'da arama yapma işi "googling" olarak söylenmeye başladı. Bizde de, bilgisayar kullanıcılarının %90'ının açılış sayfası haline geldi ve bir konu hakkında bilgi almak için "gugıl abi'ye soralım" deyişi dilimize yerleşti. Ama bu, sadece başlangıçmış. Sonra Gmail e-posta hizmeti çıktı ortaya. İlk zamanlar 2 gigabyte olan kapasitesi ve sadece davetiye ile üye olunabilmesi ayrıcalığı (!) bile kendisine sağlam bir yer edinmesine yetti. Artık çoğu kişi eski alışkanlıklarını ve bağlantılarını bir kenara atarak Gmail'e göç etmeye başlamıştı. Ama bununla da kalmadı. Gmail, diğer rakiplerine fark atarak Google Documents hizmetini sunmaya başladı ki; bence bu, onu, rakiplerinin 10 adım ötesine taşı...
Yorumlar
Yorum Gönder