"
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından
20 Kasım 1989 tarihinde benimsenen sözleşme
2 Eylül 1990 tarihinde de yürürlüğe girmiştir.
Türkiye de dahil olmak üzere yaklaşık 142 ülke
sözleşmeyi imzalamış ya da onay ve katılma yoluyla taraf devlet durumuna gelmiştir. Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni 2 Ekim 1995'te uygulamaya başlamıştır.
Sözleşmeyle
çocuk haklarının korunması amaçlanmış ve taraf devletlerin sözleşme maddelerine kesinlikle uymaları gerektiği hükme bağlanmıştır."
Wikipedia bunları söylüyor bu gün hakkında.
Dün akşam radyoda denk geldim bu konuya,
Ceyhun Yılmaz'ın programında. Önce, günün anlam ve öneminden bahsetti. Sonra da üzerine bir doz
Nazım Hikmet'ten "
Kız Çocuğu" şiiri, bir doz da
Sezen Aksu'dan
Ünzile verdi, dağıldım.
Sonra eve vardım. Haberlerde
İsrail bombardımanını ve
El-Kaide'nin eline silah verip eğittiği 7-8 yaşındaki çocukları gördüm, isyan ettim; çocukları yok sayıp ölümlerine göz yumanlara, hatta ellerine silah verip bu
günahsız varlıkları bu en büyük günaha ortak edenlere. sonra da kendime...
Bu kadar mı vicdan yoksunu oldu bu dünya, bu kadar mı aciziz bu yapılanlar karşısında. Bu acziyet ile suç ortağı değil miyiz hepimiz aslında?
Şeytan diyoruz, günahın kaynağı diyoruz ya, çok uzaklarda aramayalım. Nefesi ensemizde, belki de aynadaki buğuda...
Bir de bu savaşları dinler üzerinden haklı çıkarmaya çalışmıyor muyuz, bence en iğrenci bu. Hangi din ya da öğreti, "
masum ve günahsız çocukları" katletebileceğinizi söyleyebilir.
Sonuç; yok... Bilmiyorum, ne yapmalı da buna bir son vermeli? Nasıl bir hareket başlatmalı? Ama artık birilerine "
dur!" denmeli. "
Hiçbir ideoloji bu masumların hayatından ve geleceğinden önemli olamaz" denmeli. Politikalarında ve söylemlerinde, savaştan ve ölümden bahsedenleri seçimlerde sandığa gömmeli, başka ne kadar güzel şeyler söylerlerse söylesinler. Ama artık, çocuklarımız için ağlamalarımız bitmeli...
KIZ ÇOCUĞU
Kapıları çalan benim
Kapıları birer birer
Gözünüze görünemem
Göze görünmez ölüler
Hiroşimada öleli
Oluyor bir on yıl kadar
Yedi yaşında bir kızım
Büyümez ölü çocuklar
Saçlarım tutuştu önce
Gözlerim yandı kavruldu
Bir avuç kül oluverdim
Külüm havaya savruldu
Benim sizden kendim için
Hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
Kâğıt gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı
Teyze, amca, bir imza ver
Çocuklar öldürülmesin,
Şeker de yiyebilsinler
Nazım Hikmet RAN
Yorumlar
Yorum Gönder